The Application of the Rules of Usūl in Furū' in the Hanafī Madhhab: Analysis of Babertī's Opinion on the Upper Limit of Ta'zīr by Beating Cover Image

Hanefî Mezhebinde Usûl Kurallarının Fürûda Uygulanışı: Babertî’nin Darp Yoluyla Ta‘zîrin Üst Sınırı Hakkındaki Görüşünün Tahlili
The Application of the Rules of Usūl in Furū' in the Hanafī Madhhab: Analysis of Babertī's Opinion on the Upper Limit of Ta'zīr by Beating

Author(s): Ramazan Çöklü
Subject(s): Criminal Law, Islam studies, Sharia Law
Published by: Oku Okut Yayınları
Keywords: Islamic Law; Fiqh; Islamic Criminal Law; Hadd; Ta'zīr; Baberṭī;

Summary/Abstract: Bayburt’lu Ekmeleddin el-Babertî (ö. 786/1384), yazdığı eserlerle kendi yaşadığı döneme damga vuran muhakkik âlimlerdendir. Fıkıhta hocası Kâkî (ö. 749/1348) vasıtasıyla Hanefî mezhebinin kurucu imalarından Ebû Yûsuf’a (ö. 182/798) kadar uzanan bir silsile içinde yer alır. Ömrünün önemli bir kısmını Mısır’da Memlükler döneminde geçiren Babertî, aralarında Molla Fenârî (ö. 834/1431) ve Seyyid Şerîf el-Cürcânî (ö. 816/1413) gibi yaşadığı dönemde otorite kabul edilen âlimlerin de bulunduğu pek çok talebe yetiştirmiştir. Babertî, başta fıkıh olmak üzere hadis, kelâm ve belâgat gibi çeşitli ilmî disiplinlerde kıymetli eserler telif etmiş çok yönlü bir âlimdir. Onun fıkıh alanında telif ettiği eserlerden biri de Burhâneddin el-Mergînânî’nin (ö. 593/1197) el-Hidâye’sini şerh ettiği el-‘İnâye adlı kitabıdır. O, sözü geçen eserinde konuları ayrıntılı bir şekilde ele almasıyla dikkat çekmektedir. Bu konulardan biri de ta‘zîrdir. Kısas ve had cezaları dışında verilen ve yöneticinin takdirine bırakılan cezaların genel adı olan ta‘zîr, İslâm hukukunda darp, sürgün ve azar gibi çeşitli şekillerde uygulanmaktadır. Literatürde ta‘zîr konusu hakkında çeşitli çalışmalar olmakla birlikte meselelerin usul ve fürû ilişkisi içerisinde ele alındığı bir araştırma tespit edemedik. Dolayısıyla bu boşluğu bir nebze de olsa dolduracak ve günümüz araştırmacılarına örnek teşkil edecek bir araştırma yapmayı hedefledik. Kapsamı sınırlı olan bu sunumda Babertî’nin darp ile ta‘zîrin en üst sınırı hakkındaki görüşü Tahrîcü’l-fürû‘ ‘ale’l-usûl yöntemi üzerine, yani usul-fürû ilişkisi çerçevesinde incelenmiştir. Babertî, bu konuda Hanefî mezhebinin tercih edilen görüşünü benimseyerek darp yoluyla uygulanan ta‘zîrde suçluya en çok 39 sopa vurulabileceğini savunmuştur. Onun bu husustaki delili ise “Had cezası dışındaki cezalarda kim sınırı aşarsa o, aşırı gidenlerden sayılır/مَنْ بَلَغَ حَدًّا فِي غَيْرِ حَدّ فَهُوَ مِنَ المُعْتَدِينَ” hadisidir. Hadiste geçen had cezasıyla hür ve köle haddinden hangisinin kastedildiği ulemâ arasında tartışma konusu olmuştur. Şöyle ki hür kimsenin had cezasının esas alınması halinde suçluya en fazla 79 sopa vurulabilir. Zira Hanefî mezhebine göre hür kimseye had olarak en fazla 80 sopa vurulmaktadır. Suçluya 79 sopa vurulması durumunda ta‘zîr cezası tam bir had miktarına ulaşmamış olmaktadır. Kölenin haddine itibar edildiğinde ise en çok 39 sopa vurulabilir. Zira Hanefî mezhebine tam bir had cezasında köleye en fazla 40 sopa vurulabilmektedir. Babertî, hadiste geçen “had” ifadesinin nekre olup umûm ifade ettiğini, dolayısıyla hem hür kimseyi hem de köleyi kapsamına aldığını ileri sürerek darp ile ta‘zîrin üst sınırının kölenin haddine göre belirleneceğini savunmuştur. Buna göre Babertî’nin fıkıh düşüncesinde devlet başkanı suçluya ta‘zîr cezası olarak en fazla 39 sopa vurabilir. Bu yaklaşım Hanefî mezhebinin konuyla ilgili görüşüne uygunluk arz etmektedir.

  • Issue Year: 2023
  • Issue No: 3
  • Page Range: 293-296
  • Page Count: 4
  • Language: Turkish
Toggle Accessibility Mode